Sirkadiyen ritim (Biyolojik saat) nedir?
Sirkadiyen latince’de “yaklaşık gün” anlamına gelir. Sirkadiyen ritim dünya üzerinde 24 saatlik süre içerisinde gerçekleşen gece ve gündüz hareketlerinden etkilenen canlılarda, fizyolojik, biyokimyasal ve davranışsal etkiler oluşturur . Biyolojik saat organizmada endojen şekilde üretilir ve dış ortamda zaman göstergesi olmadan dahi kendi kendine çalışmaya devam edebilir .
Sirkadiyen ritim, biyolojik saat olarak da adlandırılır. Bir günde vücutta oluşan uyku-uyanıklık, kan basıncı, metabolik durum ve hormonlar sirkadiyen ritmin oluşmasını sağlar.
Sirkadiyen Ritmi Etkileye Faktörler
Sirkadiyen sistem ışık, melatonin, sıcaklık türevi faktörlerden etkilenen hassas bir mekanizma olduğu için modern yaşam şekli ile birlikte değişmiştir. Modern yaşam şeklinin içinde barındırdığı vardiyalı çalışma sistemi, uzun süren mesai saatleri ve gece çalışma uzak mesafe uçak yolculukları, düzensiz uyku ve gece yeme sendromu biyolojik saatte farklılıklar meydana getirmektedir. Yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan durum sirkadiyen ritmin, metabolizma ve obezite üzerinde etkili olduğunu ortaya koymuştur.
Sirkadiyen ritim olumlu ve olumsuz geri dönütler barındıran karmaşık bir moleküler yapı tarafından denetlenir. Gün ışığı, hipotalamustaki SCN’nin 24 saatlik gece-gündüz döngüsüne göre biyolojik saati ayarlar. Kısa dalga boylu mavi ışık, genellikle psikolojik ve biyolojik durumu denge halinde tutan sirkadiyen ritim için çok önemli bir etkendir. Gün içerisinde mavi ışığı çok fazla kullanmak, kullanıldığı ortamlarda bulunmak, sirkadiyen ritmin sürekliliğini sağlayan melatonin hormonunu baskılar.
Melatonin hormonunun baskılanması, uyku sürecinin kalitesine etki ederek uyku süresini kısaltır. Bu durum, obeziteye ve kilo almaya uygun zemini hazırlar. Sirkadiyen Ritim metabolizmanın genel sağlığının korunmasında önemlidir. Yetersiz uyku, jet lag, vardiyalı çalışma gibi etkenler Sirkadiyen Ritimde bozulma ve yanlış hizalamalara neden olmaktadır. Yanlış hizalama sonucunda ritim bozuklukları obezite, Tip II DM gibi metabolik hastalıklar ortaya çıkabilmektedir.
Geçmiş zamanlarda insanlar yaşamlarını gece-gündüz döngüsüne göre düzenlerken, günümüzde bu durum tam tersi şekilde değişmiş düzensiz bir yaşam haline gelmiştir. Sirkadiyen ritminde etkilenmesine ve bozulmasına neden olmuştur. Sıcaklık kompanzasyonunun aksine, sürekli veya geçici sıcaklık değişimleri periferik dokularda saat gen ekspresyonunun senkronizasyonunu sağlar. Uyumadan önce düşük sıcaklıkta duş almak uykuya dalmayı kolaylaştıran bir etkendir. Vardiyalı çalışanlar normalde uyunan zaman diliminde çalıştıkları için biyolojik saate göre bu zaman dilimleri vücudun dinlendiği aralıktır. Bu sebeple sirkadiyen ritimde faz kayması meydana gelirken, melatonin salgısında kesilmeler olur.
Sirkadiyen Ritmin Metabolizmaya Etkisi
Adiponektin, glukagon, insülin, kortikosteron, ghrelin ve leptin metabolizmada önemli işlevleri bulunan hormonlardandır. Bu hormonlar sirkadiyen ritme göre kendilerini senkronize ederler. Uzun vadeli idare ile glukokortikoidlerin kullanımı yağ birikimine yol açar ve lipojenik ve saate bağlı gen ekspresyonlarının düzensizliği neden olur. Biyolojik saatin enerji sisteminin ve metabolizmanın düzenlenmesinde ve periferik dokularda etkili olduğu bilinmektedir. Sirkadiyen sistemin bu etkisi; aminoasitlerin düzenlenmesinde, kolesterol metabolizmasında, glikojen ve glikoz metabolizmasında bulunan enzimlerde, toksik durum ve ilaç metabolizmasında, sitrik asit döngüsünde ve taşıma mekanizmalarının üretiminde ve aktivasyonuna aracı olur. Sağlıksız beslenme süresi stilleri (örneğin insanlarda geç akşam yemeği) yağ birikimi üzerinde potansiyel bir etkiye sahiptir.
Yüksek kalorili bir akşam yemeği tüketmek, yüksek kalorili bir kahvaltı ve akşam yemeğinde azalmış alıma kıyasla kilo alımı, yağlanma, açlık glikozu, yüksek TG ve insülin değerinde artışa neden olur. Bu durumla yemek yeme zamanlamasının yemeğin içeriğinden daha önemli olduğu, hangi vakitte hangi besin alımının vücut tarafından daha iyi tolere edilebileceği görülmüştür. “Sabahları bir kral, öğlen bir prens gibi yiyin ve akşam yemeğinde bir köylü gibi yiyin” ifadeside bu duruma uygun bir örnektir.